Bir slot oyunu sevdalısı olarak, zaman zaman hani şöyle derin bir nefes alır ya insan, “Yahu nerede o eski oyunlar…” diye? Heh, tam da o ayarda bir hikaye bu! Kashmir Gold. Adı bile mistik. Hani sanki oyuna değil, Hindistan’da bir baharat pazarına girmişsin gibi. Ama yanlış anlama, bu oyun sana baharat değil, altın koklatıyor.
Bak, güzel kardeşim. Kashmir Gold’da grafik desen var, animasyon desen var, renkler sürekli bir göz kirpmasında. Hani bir ara ekrana baka baka “acaba ben bu oyunu izliyorum da arka planda biri bana gizliden terapi mi yapıyor?” diye sormadım değil. O kadar yumuşak, o kadar huzurlu bir hissiyat var oyunda. Ama sakın bu huzur seni uyutmasın! Bi’ anda parlayıp karşına çıkan ödül ekranı var ki, kalbine dikkat!
Kashmir Gold seni yormuyor. Bildiğin gibi ama farkındalık seviyesini artıran bir çalışma gibi. Bas gitsin, dönsün makaralar. Bonus geldi mi, için içine sığmaz. Şans faktörü burada devreye giriyor. Oyunun en tatlı yeri de burası.
Ayrıca Slotter var ya, ah be canım Slotter. Oradan giriyorsun Kashmir Gold’a, bir bakmışsın zaman geçmiş. Bonusların tadı damağında kalmış. Slotter’da oynarken o kadar akışına kapılıyorsun ki, her spinde şöyle bir kendine geliyorsun.
Oyunun içinde bir mistik hava var. Tapınaklar, filler, kutsal semboller… Ama bunlar sırıtık değil. Hani bir reklam olur da, çok yapay durur ya, heh, Kashmir Gold onlardan değil. Tadında, kararında bir atmosfer. Sanki bir yandan oynarken diğer yandan belgesel izliyorsun. Ama belgeselin ortasında “Jackpot geldi!” diye bağırıyorsun.
Bazen bir oyun sırıf kazandırmaz. Bazen de hissiyat bırakır. Kashmir Gold bana o hisleri verdi. Kazanmak tabii ki güzel, ama oyun seni kucaklıyorsa, içine bir huzur veriyorsa… Eh, sen onu Slotter’da bi dene bence. Belki senin de yolun Kashmir’den geçer. Belki altın değil ama, hatıra kalır.
Hayat zaten başlı başına bir macera da, insan bazen şöyle ekrana baka baka da macera…
Yahu bir slot oyunu düşün... Rengârenk, cıvıl cıvıl, ama öyle klasik meyveler değil bu sefer.…
Slot oyunlarının alası olur da, insan bi yudum kahvesini yudumlarken "Blue Heart" gibi zarif bir…
Yani şimdi bi' düşün; adı "Extremely Hot" olan bir slot oyunu kötü olabilir mi allasen?…
Bazen ekranın başına geçiyorum, elimde kahve… Düşünüyorum, "Yahu hangi slotta yansam da içim serinlese?" İşte…
Yani şimdi şöyle… Bir gün oturuyorum, klasik bir gün işte. Slotter'da şöyle göz gezdiriyorum, pat…